Grip ve Enfeksiyonlardan Korunmada Beslenme
Grip, insandan insana öksürük veya hapşırma ile yayılan son derece ciddi ve kış mevsiminin en şiddetli hastalıklarından biridir. Nefesle içeri alındıklarında, virüs partikülleri alt ve üst solunum yoluna yerleşirler ve orada hızla çoğalırlar. Virüs, tüm solunum yolunda çoğalır, fakat enfeksiyon bu bölge ile sınırlı kalmaz.
Bazı hastalardaysa hayatı tehdit edici komplikasyonlar gelişebilir. Kişiye bağlı olarak semptomlar hafif veya ağır seyredebilir. Nezleden farklı olarak burun akıntısı çok daha azdır. Burun tıkanıklığı olabilir ve klinik tablo daha ağırdır. Ateş , baş ağrısı, eklem ve kas ağrısı , titreme, terleme, iştahsızlık görülebilir. Bulgular 1-2 haftada sonlanır. Grip tanısı hekim tarafından hastanın semptomları ve fizik muayene bulgularına göre konulur. Öksürme, hapşırma ile virus içeren küçük partiküllerin solunması ve yakın temas ile bulaşır.
Görülme sıklığı iklim tipine göre değişir. Ülkemizin de içinde olduğu ılıman iklim bölgelerinde sonbahar sonu, kış aylarında ve ilkbahar başında Aralık-Nisan görülür.
Çok hafif belirtilerden hastaneye yatışı gerektirecek hatta ölümcül olabilen ağır enfeksiyonlara kadar farklı seyredebilir. Birçok solunum yolu viral infeksiyonu benzer klinik tabloya yol açabilir. Gribi diğerlerinden ayıran temel özellikler salgınlar yapabilmesi, tüm dünyada salgınlara yol açması ve özellikle alt solunum yolunda olumsuz sonuçlara yol açması, önemli ölçüde iş-gücü ve okul süresinden kayba neden olmasıdır.
Grip virüsüne bağlı akciğer enfeksiyonu görülebilir. Gebelerde, yaşlılarda ve kalp-akciğer hastalarında olanlarda daha fazla görülmektedir. Virus solunum yolu epitelini hasara uğrattığı için bazı bakterilerin yerleşimini kolaylaştırır. Özellikle yaşlılarda hayati risk oluşturacak ağır enfeksiyonlara yol açabilir.
Solunum yolu hastalıklarının (grip, nezle, soğuk algınlığı vb) topluma yayılmasında sağlamlardan çok hasta olanların daha dikkatli ve sorumlu davranması gerekir. Hastalar en azından hastalıkları tamamen düzelene kadar başkalarıyla öpüşmemeli, kucaklaşmamalıdır. Ayrıca yine hastalar ağız ve burunlarıyla temas ettiklerinde, öksürük hapşırık nedeniyle ellerine sekresyonları bulaştığında ellerini yıkamadan başkalarının kullandığı telefon vb gibi ortak gereçlere temas etmemelidirler. En etkili korunma hastaların alacağı bu gibi tedbirlerle olur. Korumada sağlıklı kişilerin alacağı tedbirler: sonbahar-kış aylarında uygun giyim ve beslenmeye dikkat edilmesi; kalın-yünlü sıcak giysiler kullanılması, terli kalınmaması, bol sebze meyve tüketilmesi, vücut direncini düşüren ve kolayca hasta olmamızı sağlayan etkenlerden uzak durulması; aşırı yorgunluk, alkol, sigara, az ve düzensiz uyku, düzensiz ve tek yönlü beslenmeden kaçınılması önemlidir.
GRİP VE ENFEKSİYONLARDAN KORUNMADA BESLENME
Grip ve enfeksiyonlardan korunmada ve tedavide bağışıklık sistemi çok önemlidir. Bunun için beslenmemizde bağışıklık sistemimizin güçlenmesine yardım edecek yeterli protein almaya, özellikle biyolojik değeri yüksek, süt, süt ürünleri, yumurta gibi, proteinleri tüketmeye dikkat etmeliyiz.
Ayrıca; serbest radikalere karşı ilk savunma hattımız olduğu düşünülen C ve E vitamini, beta-karoten içeren besinleri de sıkça tüketmeliyiz. Bilindiği gibi; serbest radikaller, insan yaşamında 'kötü çocuklar' olarak isim yapmalarına rağmen yaşamımız için gereklidir ve yalnız fazla bulundukları zaman tehlikeli olurlar. Serbest radikallerden korunmamızı, anti-oksidanlar olarak adlandırılan mikro besin maddeleri sağlayabilir. Antioksidanlar ise C vitamini, E vitamini ve A vitamini içeren besinlerde bol miktarda bulunur.
Limon, portakal, dolmalık biber, maydanoz, kivi ve greyfurt bol miktarda C vitamini; ayçiçek yağı, badem, ceviz ve fıstık türleri de E vitamininden zengin besin maddeleridir. Turuncu, kırmızı, ve yeşil sebze ve meyvelerde bol miktarda bulunan beta karoten de bağışıklık sistemi hücrelerinin sayısında önemli derecede artış sağlar. Bu vitamini içeren gıdaları tüketmekle hem bağışıklık sistemini güçlendirmiş, hem de kanserden korunmuş oluruz. Beta kroten vücutta A vitaminine çevrilerek dolaylı yarar da sağlamaktadır.
A vitamini, havuç, ıspanak, kabak ve domateste vardır. A vitamini kandaki beyaz hücre aktivitesini artırarak kanser tümörleriyle savaşmaya yardım eder. Bir orta boy patates günlük A vitamini ihtiyacının yaklaşık iki katını karşılar. A vitamininden zengin diğer besinler karaciğer, havuç, ıspanak, brokoli, marul, kayısı ve kavundur.
Serbest radikallere karşı savaşmak için aldığımız bütün besinler önemlidir fakat bağışıklık sistemini desteklemek amacıyla yapılan diyetin göz önünde bulundurulması gereken yönleri vardır. Savunmaya yönelik yemeyi planlıyorsak yağ ve kolesterol tüketimi, protein alımı ve diyet lifi de en az aldığımız besinlerin çeşitliliği kadar önemlidir. Bu noktada yağlı ve bol salçalı etlerden ve fazla miktarda şeker tüketiminden de kaçınmak gerekir. Araştırmalar, şekerin akyuvarların bakterileri yutma ve yok etme yeteneğini azalttığını göstermiştir. 100 gram şeker içeren bir içeceğin 2 saat içinde bağışıklık işlevlerini yarı yarıya düşürdüğünü ve bunu en az 5 saat sürdüğü belirtilmektedir.
Ayrıca bağışıklık sistemini oluşturan hücrelerin organizmadaki hareketlerini sürdürebilmeleri için günde en azından 2-3 litre su içilmesinde fayda vardır. Bununla birlikte omega 3 yağ asitleri adı verilen ve balıkta bolca bulunan yağ asitleri ve proteinli gıdalarda aldığımız arginin amino asidi, bağışıklık sistemimiz için önemli besin kaynaklarıdır.
Gazete